27 Mayıs 2013 Pazartesi

Hamuş Bişrev

Bazı cümleler vardır.

Daha söylerken sözcüklerinizi yutmak ve durdurmak istediğiniz.

Ve konuşmalar vardır, alt metinlerinden çok uzak olan.

Aslolan anlattığın ve anlatmak istediğin arasındaki farkı azaltmaktır.

Çünkü söylenenler söylenmek istenenelerin önünü kesiyorsa şayet, tek çözüm susmaktır.

Susmak...

O en zoru kanımca.


Risk almayanlar, tecrübe edenlerdir.

Tecrübenin getirdiği en büyük ödüldür susabilmek.

Ve tecrübe size en azından berabere kalabilmeyi garanti eder.

Yeterice iyi bir garanti değil mi sizce de?



Yine mesneviye gitti aklım.

Gidip gelip neden bu noktada çözümsüz kaldığımı bulamıyorum.

Suskunluğu dinlemenin bir yolunu arıyor ve konuşurken buluveriyorum kendimi.

Kurmak istemediğim pek çok cümlenın önüne geçemezken, en azından içimden geçenleri de bu cümle dizisine eklemeyi istiyorum.

Olmuyor..

Ne susmayı becerebiliyorum.

Ne de en azından gerçekten hissettiğim gibi konuşabilmeyi.

En büyük korkularım, en sıradanlaştırılmış halleriyle evriliyor cümlelere.



Kabul ediyorum.

Sessizliği dinlemek, suskunluğu dinleyebilmek yolunda bir adım değilmiş.

Ancak denemeden bilemezdim.

Öyle değil mi?


D.B