17 Eylül 2018 Pazartesi

NEDENsiz'e


''Kaleme göre; kurumak mürekkebin tercihiydi.
Onu mecbur bıraktı çoraklığa, terketti.
Mürekkep ise, kalemin işlevsizleşmeyi seçtiğini savundu hep.
O yanlızca, bir seçime eşlik etti.
Artık işlevsiz bir kalem ve kurumuş bir mürekkepten ibaret tüm varlık.
Peki, tüm bu suçlamalar niye?


Kalemi tutan el durdu,
Durdu çünkü; başlangıcı beğenmemişti.
Tekrar kalemi eline aldı,
Çizmek ve yazmak arasında gitti, geldi...


Oysa kuruyan mürekkeptir..
Alelade işlevsiz, bir çubuğa dönüşen, yazamayan, hep kalem olur yine de...
Ama biliyorum ben, 
Kalem mürekkebi bitirmedi, 
Mürekkep de bitmedi zaten...
Kurumayı seçti. 
Kalem hiç olmadığı kadar çaresizdi.
Uzun süre sessiz kalıp kelimeler cümlelere evrilemeyince kurur sanıyordu,
Öyle biliyordu.
Ama mürekkep kurumaya karar vermişse bir kere; uzun ya da kısa süre yazmaması bahaneymiş 
Öğrendi.
Çok zaman ve hiç zaman geçti.


El durdu.
Ya da durmak zorunda kaldı.
Otonom sinir sistemine dahil değildi sonuçta, hareket kabiliyeti, izine tabiydi.
Mürekkebi düşündü sahibi, 
Sonra da, kalemi...


Mürekkep boşalmadan yenisi dolmazdı.
Aksi gibi bütün çeperlerini sarmıştı.
Doğrusu şu ki;
Artık mürekkep de boşalamazdı.
Düşündü, ne tenakuz ama!
Hem işlevlenmesine hem de işlevsizleşmesine neden olan aynı sızıydı.


Serçe parmağı sızlıyordu.
Ne kesik, ne batık, ne de yanık...
Sadece sızı
Nedensiz, sızı.


Artık, yeterince çabalandığında bile;
Yalnızca, boş sayfalar üzerinde, 
Dikkatli gözlerin görebileceği izler bırakabiliyordu.
Kapkara yazdığı zamanları düşündü, 
İze mahkum olmadan önceydi...
Kurumadan önce...
Mahkum edildiği  izlere baktı...
Gözle fark edilemeyecek,
Dokunulduğunda hissedilebilecek izlere..
Kapkara yazıyordu daha birkaç ay önce,
En kara,
Hep yazacağını düşlemişti..


Kalemi bıraktı.
Yazmayı seviyordu, sevmek istemiyordu..
Öfkesi, tercihlerini üst, sonra da alt etmişti.
Bir kalem ve on binlerce tüp mürekkep satın almak(!) istiyordu.
Sonra,
Mürekkepleri kurusunlar diye bekletecekti.
Hepsini kalemsiz bırakacaktı.
Kalemi her gün sevecekti.
Mürekkepsiz, bıraktığı izlere dokunacaktı, anlayacaktı hepsini,
Mürekkebin eksikliğini hissettirmeyecekti.


Kalbi yoktu
Yazmak da istemiyordu artık,
Eskisi gibi yazmak!
Onu zaten hiç istemiyordu...



D.B