29 Ağustos 2011 Pazartesi

Evet ben yaptım! Ama bu benim(!) sonuçta ; ben benim için, en iyiyim...!

Yol aktı altımdan...

Hayır ben yürümedim...

İnsan pek çok şeyde suçu üzerine almak istemiyor değil mi? Ben mesela çoğu zaman başkalarını suçlarım hatalarımda, hep bir başkasına kızmayı yeğlerim...

Yeğelerdim diyemiyorum, ne yazık! Hala düşüyorum zaman zaman aynı hataya...
...

Kendi kendime kızdığım zamanlarda hep geri adım attım ben! Canım en çok öyle zamanlarda acıdı, öyle zamanlarda daha çok dövdüm kendi ruhumu...

Her kızdığımda başkalarından kaçabilmek kolayken , kendime sen kenarda dur bir süre diyemediğimde anladım bunu...

Denedim...

Delice belki ama; kendimden kaçmayı denediğim bir zaman var! Kaçamadım... Kimsenin eline avcuna sığmayan ben, kendime kaşı öyle güçsüzdüm ki...

Kısır döngü döndü, döndü...

Ve ben başımı duvara vurdum, vurdum...

Öğrenmedim hayır! Ama kaçmıyorum kendimden artık... Bir yanlış yaptığımda bırakıyorum kendi ellerime kendimi. Savururken, hırpalarken kimseye olmadığım kadar acımasızım kendime karşı...

Sonra, bekliyorum sukunetle hıncımın geçmesini. Hakettiğim kadar yıpatıyorum, ama affediyorum sonunda  kendimi...

Barışıyorum kendimle...

Kendini affedebilmek çok güzelmiş...

Kendine kızabildiğinde öğreniyorsun...  Kızabilmek kadar güzelmiş...

D.B

p.s Herkes bir yana, kendinizin kendinize haksızlık yapmasına izin vermeyin... Ama gerekirse kızın kendinize, sona affedin. Ötekiler(!) öyle önemsiz ki..



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder