Korkularım var; kendime dair...
Hedeflerime ulaşamamaktan, mutsuz olmaktan, alışkanlıklarımdan vazgeçememekten, inat ettiğim konularda haksız olmaktan... Korkuyorum...
Bir de istemeden normalleştirdiysem diye korkuyorum, onları(!)
Siyasetle ilgili espri bile yapmadığım gözünüzden kaçmıyordur eminim; son seçimlerle birlikte eskiden taktığım pembe gözlüklerimi çıkardım.. Ondandır...
Belki de yeteneğim(?) kalmamıştır... Kim bilir...
Okuyunca sinirlerim zıplıyor elbette, vakıflara(!) devredilen(!) yerleri öğrendikçe, beynimi biri zımparalıyor hissine kapılsam da;
... Davası da kalmadı hani....
Kabul edelim, alıştık biz de.. Alışmış kudurmuştan beterdi değil mi?
Taksici abi öndeki araca değdiriyim mi abla dedi, yandaki banketlere de değdirelim dedim... Ben taksicilere alıştım, mesela...
Her sene bazı insanları (!) baştan yaratılmış olarak görmeyi garipsemiyorum; nabza göre şerbet, köprü, ayı, dayı derken, değişime de alıştım mesela..
İzleye izleye(!) hatta dinleye dinleye , belki okuya okuya yüzsüzlüğe alıştım, MESELA...
Yalancılık, hırsızlık, haksızlık... Gitgide normalleşmiyor mu hayatlarınızda? Erdemli bir ifade takınıp yok artık demeyin; elinize aldığınız gazetede , izlediğiniz televizyonda, gerçekte öyle olmadığını bildiğiniz ama öyle(!) söylenmesini farketmeden kabullendiğiniz herşey de...
Hayatlarımıza tümüyle sokmadık belki henüz, ama bilinç altımızda çoktan normalleştiler MESELA...
Sokakta kısa bir elbise giydiğimde laf söylenmesini garipsemiyorum artık ben! Bu saygısızlık mıdır? Evet! Terbiyesizlik hatta sapıklık mıdır? Kesinlikle! Ama buna da alıştım.. MESELA..
(Birine söylesem de bana dönüp; '' Sen de yarıçıplak gezmeseydin'' dese zamanın getirdikleri mi götürdükleri mi(!) derim bilmiyorum mesela, kıyafeti yüzünden devlet otobüsünde saldırıya uğrayan ; sonrada saldırganı yakalan(a)mayan kız ne derdi acaba!)
Ben gerçekten insanın insan gibi özgürce yaşaması taraftarıyım, bence bir insan istediği , ve kendini kendi gibi hissettiği şekliyle her yere girmeli. İstediği hayatı yaşamalı, istediği dili konuşmalı, istediği ad ile hitap edilmeli kendisine... Ama özgürleşmek bir zümre için mübah olmamalı! Her kesime uyarlanmalı, bir özgürleşme hareketi bir diğer özgürlüğün önünü kesiyorsa şayet sorgulanmalı yanlış bulunmalı... Dimi? Ama ben özgürlüğük kavramının bir zümreye yönelik yaşatılmasına da alıştım MESELA...
BU NEDENLE...
Yazamıyorum...
Yazdığım da içim sıkılıyor çıkıp gitmek yada bu ''mesela''ları silmek istiyorum...
Meselaları silmeye gücüm yok , çıkıp gitmek de .......yor.
Susmak en kolayı,
Kolay yolu seçmek ise en zoru galiba....
D.B
p.s Babam bu yazıların bazı bölümlerinde aslında üzerine çok düşünmüş olduğum şeylerin anlaşılamadığını söyledi kendisi için bir kılavuz yapıyorum;
D.B 'yi anlama kılavuzu (!)
1. Başlık (Sarışın kelimesini google da aratmak yasaklandı ya(!) , O zaman bizi devret(ME)sela..) çift taraflı bir gönderme içeriyor. İlk olarak sarışın kelimesinin bile aratılması yasaklanarak zaten toplum içinde gitgide cinsel bir meta haline gelen kadın kavramını bir de sarışın olarak tukaka ilan eden zihniyete bir gönderme mevcut , 2. kısımda ise herşeyin devredildiği mevcut sisteme bir vurgu var ve son olarak babacım zaten meta haline gelmiş biz kadınların ekstra perçinlenmiş sarışınlığımızla birlikte devredilmesini tavsiye ediyorum.
2. .... olarak geçtiğim bölümler şayet yazarsam senin bana çok argo kullanmışsın şeklinde yükleneceğin bölümlerden oluşuyor.
3. ...Davası da kalmadı... hani derken hem argo bir söze gönderme yapmayı amaçladım hemde malum savcısı gönderilenin davası hiç olmaz , hatta ve hatta bir de iddiası olmayanın davası olmaz var! Delili olmayanın davası olmaz kısmına ise girmiyorum bile...
Kısaca ...Davası da kalmadı... diyorum ben.
4. Parantez içine aldığım kısımlar da ise () gelinim sana söylüyorum(!) kızım aslında onu demek istemedim sen anla demek istiyorum.
(Bunu da beni ara yanlış yazmışsın o söz öyle değil , de diye yazdım)
Ama şimdi de fazla açıkladım MESELA...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder