Koşarken dizlerim kanamaya başladı,
Ki düşmemiştim ben henüz.
Düşmemiştim, değil mi?
Ve gördüm pek çok şeyi...
Durduramadım , söyleyemedim ve konuşamadım.
Cümlelerimin arkasına sözcükler gizlemeyi unutturmuşlardı bana.
Bulanık değildi benim kıyılarım.
Ne oldu?
Nasıl oldu?
Ne zaman oldu?
Yine cümlelerimin ardına gizliyorum sözcüklerimi ve yutkunuyorum harfleri.
Sırf bir kaç damla kan aktı diye mi?
Bu yüzden mi?
Korkmadan kurduğum onca cümleyi , bir kaç sıyrık için mi terkettim yani?
Sırf bir kaç damla kan var diye ellerimde,
Bu yüzden korkuyorum koşmaktan , öyle mi?
Dur dedim kendime,
Burda dur!
Böyle olmaz..
Koşmayı öğrenene kadar kaç kez düştün sen..
Kaç kez kanadı ellerin, bacakların..
Kaç kez kırıldın..
Kaç kez acıdı canın..
Şimdi; koşmayı öğrendin...
Ve bir kez düştün diye boşvereceksin..
Savuracaksın bütün emeğini, öyle mi?
Olmaz dedim.
Şimdi düştün diye,
Sırf bir kaç damla kan var diye ellerinde, bırakamazsın.
Tekrar koşacaksın.
Gerekirse düşeceksin de.
Ancak, sen;
Bir kez öğrendin artık koşmayı.
Duramazsın.
D.B
Heyecanlıyım... Çok istediğim bir şeye sonunda cesaret edip başlamanın heyecanı bu. Biriktim ve biriktirdim... Hiç kendimi bu kadar hazır hissetmemiştim bu tuşlara basmak için. Emin miyim?? Hayır! Ama denemiş olmanın ne kadar muhteşem olduğunu anladığım 20. yaşımda yapamadım diyip çekilmenin verdiği acının, denemedim diyip yarım kalmış olmaktan daha tercih edilebilir olduğunu öğrendim. Tasarlıyorum ve yazıyorum öyleyse... Hoş bulduk...
13 Ağustos 2012 Pazartesi
6 Ağustos 2012 Pazartesi
Boşa atılmış pek çok kulaçtan sonra bir kere daha boğazı geçmeyi denedim, olmadı..
Umrunda olmak ,olmamak, umrunda olduğunu sanmak..
Denedim ve başardım sandım...
Olmadı..
Ne kadar manasız..
Bir insanın etki sınırının dahilinde olmak önemliyken , bir kimsenin sizin etki sınırınıza dahil olup olmama durumu o kadar önemsiz ki aslında..
Önemsiz!!
Bencilce mi?
Hiç sanmam...
Önemsediğiniz bir kimsenin, önemsenmediğine olan sonsuz inancı karşısında çaresiz kaldınız mı hiç?
Bununla başa çıkmayı denediniz mi?
Ben denedim.
Bir insanın etki sınırımın içinde oluşunu önemsemekle kalmadım üstelik;
Onun etki sınırı dahilinde bulundum.
Bunu anlatmaya , buna ikna etmeye çalıştım.
Onun etki sınırı dahilinde bulundum.
Bunu anlatmaya , buna ikna etmeye çalıştım.
Önemsendiğini reddeden kırılmış bir zihni tamire çalıştım.
Denedim ve başardım sandım...
Anlattım inandırdım...
Öyle sandım..
Olmadı..
Şimdi ise;
Doğrudur; bence her kim etki sınırımdaysa bu umrumda olmamalıdır.
Umrumda olmaması bencillik değildir.
Bir koruma kalkanıdır.
Aksinden kaçıştır.
Yorulmadan önce duraksamaktır.
İnanmayı reddeden bir zihne saygı duymaktır.
Boşa bir kulaç daha atmamaktır.
Hala; bencillikse ,
Öyle olsun...
D.B
D.B
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)