Koşarken dizlerim kanamaya başladı,
Ki düşmemiştim ben henüz.
Düşmemiştim, değil mi?
Ve gördüm pek çok şeyi...
Durduramadım , söyleyemedim ve konuşamadım.
Cümlelerimin arkasına sözcükler gizlemeyi unutturmuşlardı bana.
Bulanık değildi benim kıyılarım.
Ne oldu?
Nasıl oldu?
Ne zaman oldu?
Yine cümlelerimin ardına gizliyorum sözcüklerimi ve yutkunuyorum harfleri.
Sırf bir kaç damla kan aktı diye mi?
Bu yüzden mi?
Korkmadan kurduğum onca cümleyi , bir kaç sıyrık için mi terkettim yani?
Sırf bir kaç damla kan var diye ellerimde,
Bu yüzden korkuyorum koşmaktan , öyle mi?
Dur dedim kendime,
Burda dur!
Böyle olmaz..
Koşmayı öğrenene kadar kaç kez düştün sen..
Kaç kez kanadı ellerin, bacakların..
Kaç kez kırıldın..
Kaç kez acıdı canın..
Şimdi; koşmayı öğrendin...
Ve bir kez düştün diye boşvereceksin..
Savuracaksın bütün emeğini, öyle mi?
Olmaz dedim.
Şimdi düştün diye,
Sırf bir kaç damla kan var diye ellerinde, bırakamazsın.
Tekrar koşacaksın.
Gerekirse düşeceksin de.
Ancak, sen;
Bir kez öğrendin artık koşmayı.
Duramazsın.
D.B
Bu yorum yazar tarafından silindi.
YanıtlaSil