Heyecanlıyım... Çok istediğim bir şeye sonunda cesaret edip başlamanın heyecanı bu. Biriktim ve biriktirdim... Hiç kendimi bu kadar hazır hissetmemiştim bu tuşlara basmak için. Emin miyim?? Hayır! Ama denemiş olmanın ne kadar muhteşem olduğunu anladığım 20. yaşımda yapamadım diyip çekilmenin verdiği acının, denemedim diyip yarım kalmış olmaktan daha tercih edilebilir olduğunu öğrendim. Tasarlıyorum ve yazıyorum öyleyse... Hoş bulduk...
29 Aralık 2013 Pazar
Zormuş..
Birini taşımak zordu.
Ama daha zoru inanmaktı biliyor musun?
İnanmak ve güvenmek ne zor şeymiş.
İnsan yükü ağırdır demişler, sahiden öyleymiş.
Noksanları ve tamlarıyla birini taşıyabilmek öyle zormuş ki;
Hayır, ben taşıyamadım.
Ama isterdim, istedim.
Gurur yapmıyorum..
Elimi taşın altına sokmaktan çekinmedim desem yalan olur.
Çekine çekine de olsa koydum ama en nihayetinde.
Zaman aktı, öyle uzun bir zaman değildi..
Taş yükseldi ve hızla çakıldı.
Elim paramparça.
Ne neden yükseldi diye düşünüyorum, ne niye hızla çakıldı diye..
Ben koydum elimi oraya.
Yükselebileceği gibi, düşebileceğini de biliyordum elbet.
Pişman değilim kararımdan.
Olmasaydı, koyamasaydım.
Neye yarardı ki ellerim.
Var iseler hakkını vermek gerekir.
Gerekir değil mi?
Ne de şanslıyım iki elim var.
Teşekkür ederim.
D.B
11 Aralık 2013 Çarşamba
Üzüm Buğusu
Tek damla kıpırtısız ve sakin direniyordu.
Ta ki bir başkası gelip bu sukünete son verene kadar.
Birlikte yer çekimine boyun eğdiler.
Aktılar...
Böyle bir yanılsamanın algı karmaşası yaratacağı aşikardı.
Yer çekimine boyun eğmiş iki damlanın onu karşıma getirmesine imkan yoktu.
Algımın doğruluğuna inanmak istemiş olacağım ki, konuşmaya başladım.
Ne kadar anlattım, ne anlattım hatırlamıyorum.
Sustuğumda; gözler buruna, burun dudaklara evrilmiş ve yok olup gitmişti.
Boşluğa konuşmaktan farkı var mıydı bir yanılsamayla konuşmanın?
Ben de olmadığını düşündüm.
Devam ettim anlatmaya..
Harflerden kifayetsiz kelimeler türetinceye kadar susmaksızın anlattım.
Ne olduğunu, aslında neden tükendiğimi, ne kadar üzüldüğümü, ne kadar düşündüğümü, ara vermeden , nefes bile almadan anlattım.
Bir dakikalık duraklamanın beni susturacağını ve konuşamayacağımı biliyordum.
Tek nefeslik bir haktı bu.
Ve bir yanılsamaya doğru bile olsa, tükeninceye kadar akmalı, bu hakkı iyi kullanmalıydım.
Bazen konuşmak istiyorsun sen de benimle biliyorum.
Bahaneler arıyorsun cümlelerine başlayabilmek için..
Konuşmak için birbirimize ihtiyacımız yok aslında.
Yine de Dinlemek istiyorum seni.
Susuyoruz biz bu sıralar , yanılsamaya terk ediyorum seni her seferinde, sonra da yanılsama terkediyor beni.
Terk etmek eylemi asıl olan en nihayetinde.
Durabilsek keşke diyorum içimden.
Yine bir damla direniyor akmamak için.
Ben camın önünde yine yanılmayı bekliyorum.
Söyleyeceklerim henüz bitmedi.
D.B
''Gürültülü Harflerim Sükuta izdivaç Ediyorlar
Mahrem Duyguları Telveye Terk Ediyorlar Yani
Yorulmadın Mı Dilimden Sessiz Çığlığım
Senin Yerin Dağınıklığım Toparla Kendimi''
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)