25 Temmuz 2011 Pazartesi

Once kazanandık hepimiz ,sonra evrildik, kaybettik.

Benim babam varya senin babanı döver.. Kabul edin! Ben dedim sizde dediniz...

Bence böyle başladı herşey..

Sonra amca ,dayı diye devam ettik... Ailenin diğer fertlerini dövüştürdük...

Üstelik bir galibi de yoktu gerçekte bu kavganın, bir mağlubu olmadığı gibi... Kavga bile yoktu ki ortada, ama biliyorum ben böyle başladı herşey...

Varolan bireyler var olmayan kavgalarda kıran kırana dövüşürken kimse zarar görmüyordu. Her öne sürülen birey kazanandı, bana göre benimki(!) kazanıyordu her kavgada, ona göre onun ki(!). Herkes inanmak istediği gibi inanıyordu...

Kavga bitiyordu, 2 ders sonra barışıyorduk ya.. İçten içe keşke dövmeseydi babam onun babasını diyordum ben. O da öyle düşünüyordu belki...

En büyük övünc kaynağımız sınıfta en arka sırada oturmak iken, en ön sıradaki birey inek ilan edilmişken, onun babası en arka sıradakinin babasıyla hayali bir kavgadan zaferle ayrılmışken, hiç önemli değildi renklerimiz... neye inandığımız...

Var olan bireyleri gerçek olmayan kavgalarda öne sürdük, hayali kavgalarda kazanan olduk, büyüdük; buna alıştık. Çocukken iyiydi de az büyüyüp büyük çocuk olunca anladım , alışkanlıklar evriliyormuş büyüdükçe, hayal dünyan küçüldükçe hayali şeyler ya yok oluyor yada gerçeğe dönüşüyormuş.

Şimdi,

Var olan insanları, gerçek kavgalara sokuyoruz.. Bizden(?) diye adlandırdıklarımızı yanımıza sizi(?) karşımıza alıyoruz. Kaybediyoruz, kaybettiriyoruz..

Herkes istediğine de inanamıyor bu kez, ayrışıyoruz...

İki ders sonra yanyana oturup barışmıyoruz...Ben keşke benim babam onun babasını dövmeseydi demiyorum... Artik kaybeden bir babaya sahibim,  kinleniyorum. Bir dahakine diyorum! Bu kez  o da kaybetmiş bir babanın evladı, eminim  o da tekrarlıyordur  içinden; birdahakine...!
Gerçekte çözülebilir olanı çözümsüz yapıyoruz. Kendi var ettiğimiz nedenlerle, varolan kavgalarda, var olan bireyleri yok ediyoruz birdahakine, ve birdahakine diyoruz tekrar...

Büyüdük biz ama evrilirken hata vermişiz... Ben verdim. Kabul et sende vermişsin işte...! Öyle başladı herşey...

''Konuşuyorum, anlıyorum da... Seviyorum... Hep yanımda ol istiyorum, . Paylaşıyorum, seninle birlikte okuyorum; ben maketimin pencerelerini keserken sen benim için kapılar oyuyorsun ; ben senin taşıyıcı duvarlarını koyuyorum sen ara duvarlar yapıyorsun... Birlikte yaptığımız maketleri birlikte teslim ediyoruz biz... İyi not al istiyorum.. Aynı şeyi dilediğini biliyorum...  Sen kızgınsan ben susuyorum ve ben bağırdığımda susuyorsun sen... ''

Ben çocukken yanlış demişim... Özür dilerim...

Hadi baştan başlayalım...

Benim babam senin babanı dövmez, dövemez..

D.B

p.s İnanmadığım bir kavgada; bize karşı siz yok benim için! En yakın arkadaşıma siz demek, kendime siz demek gibi... Bu benim kavgam değil!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder