16 Mayıs 2011 Pazartesi

Çok zaman oldu... Bu günü beklemişim...

Her gece yatarken bir sonraki gün yapmayı planladıklarım listesinde yer alan bloğuma kavuştum sonunda, yıllarca erteledim. Buna sorumsuzluk mu denir plansızlık mı? Belki ikisi de... Ama nedenini bilmediğim ,dokunamadığım belki yalnızca içten içe farkında olduğum; bekleme gereksinimim son bulmuştu bir kaç haftadır...

Benden yaşça büyük bir arkadaşım birşeyi ya adam gibi yap ya da yapma demişti. Bende bu sözü öyle içselleştirdim ki bu günü bekledim belki de... Neden bugün bilmiyorum, hazır mıyım bilmiyorum ama başlamak için sabırsızlandığım bu bloğa sonunda ilk adımı atıyorum... Neyin heyecanı bu, açıklamak zor. Herkes de benim bir blog açıp yorumlarımı ,hayatı, bakış açımı, evrilme süreçlerimi; paylaşmamı bekliyordu sanki, öyle olmadığını biliyorum. Bu heyecan çok istediğim birşeye sonunda cesaret edip başlamanın heyecanı sanırım.

Biriktim...

Biriktirdim...

Yeterince büyümedim belki ama hiç kendimi bu kadar hazır hissetmemiştim bu tuşlara basmak için. Bırakmamak üzere başlamayı istedim hep, tutkumun gelip geçmesinden korktum belki...

Hayatta bir çok şey öyle oldu benim için; tutkuyla bağlandığım pek çok şeyden vazgeçtim. Zaman içinde tasarımın da öyle olmasından korktum belki, üzerine yazmaya başlamadan önce bu kez tutkumun kalıcılığından emin olmak istedim...

Emin miyim?? Hayır...

Ancak birşeyler için çabalamayı öğrendiğime hiç bukadar inandığım bir dönem olmamıştı, yada kaybetmekten böylesine korkmadığım. O yüzden tutkumu kaybetmemek için gerekli çabayı göstereceğime inanıyorum dahası kaybettiğimde tekrar geri almak için çabalamaktan gocunmayacağımı da biliyorum. Yapamazsam bile denemiş olurum en azından keşke demek yerine denedim derim... Denedim demenin nekadar muhteşem olduğunu anladığım 20. yaşımda yapamadım diyip çekilmenin verdiği acının , denemedim diyip yarım kalmış olmaktan daha tercih edilebilir olduğunu öğrendim.

Tasarlıyorum ve yazıyorum öyleyse...

Hoşbulduk...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder