17 Mayıs 2011 Salı

Bir Şarap Tadımı Hikayesi...

Şarap kursuna da gittim ben birkaç tadıma katılma fırsatımda oldu ama ''şarap üzerine böylesine keyifli bir sohbet deneyimlemedim'' desem yeri..

Gusto dergisi genel yayın yönetmeni Mehmet Yalçın'ın konuşmacı olarak katıldığı bir şarap tadımına/kursuna(!) katıldım, Mehmet Yalçın aynı zamanda A'dan Z'ye ŞARAP kitabınında yazarı, sohbet ve bilgi aktarımını öyle güzel harmanlıyor ki ben zamanın nasıl geçtiğini anlamadım şahsen... İnanılmaz da sempatik bir adam, dünya tatlısı ve acaip kültürlü de bir eşi var, ailesiyle oturup sohbet etme şansım oldu, eşi de resim ile uğraşıyormuş, en yakın zamanda hem Rouge'u hemde atölyeyi ziyaret etmeyi planlıyorum... Bir de dünya şirini, fazla akıllı bir oğlu var, yok böyle bir çocuk denilenlerden...

Sözlerine şarap yapılabilir 3000 çeşit üzüm olduğunu söyleyerek başladı Mehmet bey... Yıllık yağış miktarına ve mevsimlerin nasıl geçtiğine göre de her bir çeşit farklı tatlara bürünüyormuş. Kısaca merlot her yıl farklı bir tadla karşılayabiliyor şarap severleri, böylece binlerce tad çıkıyor ortaya... Şarapların çeşitli üzümler harmanlanarak elde edildiğini de düşünürsek her şişe de farklı bir tad ile karşılaşmak beklenen bir durum haline geliyor kanımca.

Sonra deneyeceğimiz şarapları ne için tercih ettiğinden bahsetti... Biraz anılarından, biraz şaraba dair genel bilgilerden , biraz ordan biraz burdan derken şarap seven sevmeyen herkesin dikkatle takip edeceği bir çizgide ilerledi şarap tadımı...

Tadına baktığımız şarapları, kendi damak algımla yorumlamaya çalıştım. Mehmet bey'in ekledikleri ve fikirleriyle bende bir harmanlama yaptım. Sinerji oluşturabilirsem ne mutlu bana...

1. Deneme;(Likya Chardonnay Arycanda 2009) Chardonnay üzümlerinden elde edilmiş bir şarap olan Likya ile başladık tadıma. Antalya yöresine ait bir şarap bu. Otsu(çam reçinesi) aromalara sahip füme ve is kokusu hakim. Geriden bal ve pismis elma aromalari geliyor. Bitimi oldukça uzun ve lezzetli. Üzümünün hakkını veriyor gibi geldi bana...

MİŞ/MUŞ Beyaz şarap yıllandırılmıyormuş (Yıllandırılabilir %5'lik bir bölüm hariç,)
Rengine bakılarak tazeliğinin anlaşılabilirmiş(açık tonlarda, açık altın rengi,başar sarısı) Koyu tonlarda , konyak rengi olmamalıymış (okside olması durumunda rengi koyulaşıyormuş).

p.s Kısıtlı filtrasyon şarabın tadını arttırıyormuş, Az filtrasyon makbul olan yani...





2. Deneme; (Turasan Rose 2010) Kapadokya yöresine ait bir şarap. Kalecik karası ve şiraz üzümlerinin harmanlanması ile elde edilmiş bir şarap bu, şişelenme tarihi 2010. Rose şarapların genellikle yavruağazı renkte olmasına karşın bu şarap kırmızı renge yakın. Yuvarlak gövdeli ve berrak olan turasan rose 2010, yoğun meyve aromaları içeriyor.

MİŞ/MUŞ Rose şaraplar canlı pembe olmalıymış(turuncu ise bozuk/yıllanmış). Pembe şaraplarda tıpkı beyaz şaraplar gibi yıllandırılmıyormuş.Hava durumu şarap tercihinde çok etkin bir faktörmüş! Sıcak havalarda kırmızı şarap yerine pembe şarap tercih edilmeliymiş.(soğutulmaya daha uygun) Pembe şarap kırmızı şarap yapıldığında ideal bir sonuç elde edilemeyecek üzümler kullanılarak yapılıyormuş. Baharatlı yiyeceklere eşilik etmesi için ideal bir tercihmiş. Pembe şarap eğer kırmızı renge yakın ise ''Klaret'' adını alıyormuş.

p.s Turasan Rose 2009 Concours Mondial de Bruxelles'den altın madalya kazanmış bir şarap. Turasan Rose 2010 aynı yere talip olan Turasan Rose'nin yeni rekoltesi.

3. Deneme; (Tomurcukbağ Trajan Kalecik Karası Rezerv 2009) Ankara-Kalecik yöresine ait bir şarap bu, %100 kalecik karası üzümlerinden elde ediliyor. Sadece 7000 şişe üretilmiş.Rengi açık kırmızı. Burunda kiraz ve ahududu kokuları çok belirgin hissediliyor. Orta yoğunlukta, dengeli, meyvemsi ancak derinliği olmayan bir şarap. Bitimi biraz kısa bence.

MİŞ/MUŞ:Kırmızı şarapta rengin açıklığı yada koyuluğu belirleyici değilmiş.Beyaz şarabın oksijenden kaçırılması gerekliliğinin aksine kırmızı şarap mutlaka oksijenle temas etmeli böylece açılması sağlanmalıymış.Ilınan kırmızı şarap gevşeyerek sünermiş , sıcak havalarda kırmızı şarap (özellikle bordo şarapları gibi ağır şaraplar) tercih edilmemeliymiş. Beyaz şarapta renk yaşlandıkça koyulaşırken kırmızı şaraplarda genellikle yaşlandıkça renk açılırmış.Beyaz şarabın ideal içim sıcaklığı (6-8 derece) ,kırmızı şarabın ideal içim sıcaklığı (18 derece min. 13 -14) olmalıymış. Kadeh tutuşu çok(!) önemliymiş, kadehin, şarabın vücut sıcaklığından etkilenmeyeceği şekilde tutulması gerekiyormuş.(örneğin konyak da bardaktan tutularak içilmeli...).



4.Deneme:(Château Lamothe Vincent Bordeaux 2008) Fransız bir bordo şarabı. 80% Merlot 20% Cabernet Sauvignon harmanlaması ile elde edilmiş. Bordo/ siyahi bir renge sahip. Burunda ahududu, vişne, böğürtlen , kiraz aromalarının çok net hissedildiği bir şarap. Yoğun ve sert, kadifemsi buruklukta bir tadı, uzun bir bitimi var. Bu tarz şarapların hepsinin gerktirdiği gibi; bu şarapta karafta bekletilmesi gereken bir şarap.


MİŞ/MUŞ: Şarap üretiminde harmanlama tekniği ; sinerji yaratılıyormuş ve tek cins bir üzümle elde edilebilecek olan tadlardan daha başarılı tadlar elde ediliyormuş bu teknikle. Bordo şarapları ( yoğun ve sert kırmızı şaraplar ile) ile delizya hardalı çok yakışıyormuş.







5.Deneme: (Nusretbey)Gökçeada’da üretilen “Nusret Bey Şarapları” organik üzümden elde ediliyor. Cabarnet Sauvignon üzümlerinden üretilen şarap, koyu vişne renginde, burun ve damakta kuru meyve ve hafif baharatlı aramolar bırakıyor. Bitimi kısa.


p.s Gökçeada'da Barba Yorgo şaraplarını faklı bulmuş, ve sevmiştim bence Nusretbey şarabı da mutlaka denenmeli...


6. Deneme:(Kavaklıdere Narince 2000) Kavaklıdere Şarapları'nın monosepaj ürünlerinden biri. Bir sene meşe fıçıda, daha sonra bir sene de şişede bekletiliyor. Narince üzümünden (Tokat'ın meşhur üzümü) yapılıyor. Rengi yeşilimsi çok açık sarı . Narenciye kokulu, yuvarlak, dolgun gövdeli(alk or. %19) bir şarap bu. Bitimi kısa. Meditasyon yada keyif şarabı olarak sınıflandırılabilir.


p.s Şarapta açılıp kapanabilir kapak kullanılmış, Üretici; kapağı açıldığında hemen bitirilmek zorunda değil mesajı ulaştırılıyor bu seçimle...









Tadımın sonunda Mehmet bey bana kendi yazdığı A'dan Z'ye Şarap kitabını,imzalayarak, hediye etti. Kitap, yine onun yazdığı A'dan Z'ye Viski 'nin yanında yerini aldı bile...


Tekrar teşekkür ederim kendisine...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder